Çin, 2030’dan önce astronotlarını Ay’a indirme hedefinde hızla ilerliyor. Son haftalarda hem iniş aracı hem de yeni nesil roket testlerinde önemli başarılar elde eden Pekin, bu on yıl bitmeden ABD’yi Ay’da geçebilir. Uzmanlara göre bu gelişme, yalnızca bir uzay rekabeti değil, aynı zamanda küresel güç dengelerini etkileyecek büyük bir jeopolitik sonuç doğuracak.
Lanyue iniş aracı ve Long March 10
Çin Uzay Ajansı, 6 Ağustos’ta 26 tonluk “Lanyue” Ay iniş aracının yüksek çözünürlüklü maketini test etti. Araç, kraterli yüzey simülasyonunda iniş ve kalkış gerçekleştirdi. Bu, Çin’in insanlı Ay keşif programı için kritik bir adım olarak değerlendirildi.
Birkaç gün sonra, 15 Ağustos’ta Long March 10 roketi ilk statik ateşleme testini tamamladı. Yedi YF-100K motoruyla yapılan test, gelecekte astronotları Ay yörüngesine taşıyacak dev roketin planlandığı gibi ilerlediğini gösterdi. Roketin tam sürümü, üç çekirdek birleşimiyle 70 tonluk yükü alçak Dünya yörüngesine çıkarabilecek kapasitede olacak.
Haziran ayında ise Çin, yeni Mengzhou uzay aracının fırlatma kaçış sistemi testini başarıyla tamamladı. Böylece ülke, Ay programının üç temel unsurunda –roket, iniş aracı ve mürettebatlı uzay aracı– aynı anda ilerleme kaydetmiş oldu.
ABD’de Artemis ve Starship sorunları
NASA, Artemis Programı kapsamında Ay’a dönüş planlarını sürdürüyor. Ancak SpaceX’in Starship aracı ve Blue Origin’in iniş sisteminde yaşanan teknik aksaklıklar, ABD’nin programını birkaç yıl geriye atabilir. Bu durum, Çin’in ABD’den önce Ay’a ayak basma ihtimalini güçlendiriyor.
Artemis’in uzun vadeli amacı yeniden kullanılabilir sistemlerle sürdürülebilir Ay görevleri yapmak olsa da, ABD’nin siyasi istikrarsızlığı ve programlardaki yön değişiklikleri, bu hedefleri zorluyor.
Uzman görüşü: Jeopolitik etkiler büyük olacak
Uzay politikası uzmanı Dean Cheng, Çin’in ABD’den önce Ay’a ulaşmasının “Amerikan istisnacılığının sonunu” simgeleyebileceğini söylüyor. Apollo döneminden bu yana yalnızca ABD’nin Ay’a insan indirdiğine dikkat çeken Cheng, Çin’in başarısının küresel algıyı değiştireceğini belirtiyor:
- ABD, 50 yıl önce yaptığı bir şeyi tekrar edemezken Çin’in bunu başarması, “Amerikan çağının sona erdiği” izlenimini yaratabilir.
- Bu gelişme, demokrasi ve serbest piyasa temelli “Washington Mutabakatı” yerine, otoriter modelle ilerleyen “Pekin Mutabakatı” fikrini güçlendirebilir.
- Çin’in düzenli Ay görevleri yapması, uzay standartlarının belirlenmesinde Pekin’e söz hakkı verebilir. Ayrıca Ay’da navigasyon, iletişim ve veri altyapısı kurma planları, geleceğin cis-ay uzay düzenini şekillendirebilir.
ABD’nin eksikliği: Program istikrarı
Kâğıt üzerinde ABD, daha güçlü ekonomi, tecrübe ve özel sektör kapasitesine sahip. Ancak uzmanlara göre en büyük sorun, programların siyasi dalgalanmalardan etkilenmesi. Trump yönetiminin hedef değişiklikleri, Ay ve Mars projelerinde belirsizlik yaratıyor. Çin ise on yıllara yayılan planlı ve istikrarlı bir program izliyor.
Dean Cheng, ABD’nin rekabette öne geçebilmesi için net bir hedef koyup hem finansal hem siyasi düzeyde kararlı bir destek sağlaması gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde Çin, 2030’a kadar yalnızca Ay’a ulaşmakla kalmayıp, orada kalıcı bir varlık kurabilir.
Daha fazla uzay haberi için Uzay Bilimleri kategorimizi ziyaret edin.
